Kalp zekası duyguların dilini, arka plana atıp, koşulsuzca beynimize, aklımıza güvenmek kalbimizden geçeni, kalbin sesini, heyecanlandıranı göz ardı etmek, nelerden vazgeçilmesine sebep oldu hiç düşündük mü?
Evlenirken, meslek seçerken, iş seçerken, bir çok kararlarda bugün dahi bunları sürdürürken mantıklı olanını yoksa kalbimizin sesini mi seçiyoruz.
Öğretilen mantıklı ol, duygularınla hareket etme, hayal kurma, ayakların yere bassın, aklını kullan, duygular gelip geçer, sonuçlarını iyi hesapla, sonradan pişman olma…. gibi gibi
Kalbin zekası; bilimsel olarakta birçok ölçümlerle; bilginin önce kalbe geldiği ordan beyne iletildiği, bilinçli zihnin algılayamayacağı bir şekilde olacakları önceden sezdiğini göstermektedir. İçime doğdu, malum oldu gibi sözcüklerle de bunu dile getiririz.
Tüm inanç sistemlerinde, tüm dinlerde, öğretilerde kültürlerde duyguların merkezi olan kalbimiz olduğu ve kalbin sesinin dinlenmesi söylenir ve bilinir. Ancak tam tersi şeklinde ebeveynlerle başlayıp öğretmenlerimizle, çevreyle devam eden büyüme sürecinde çoğunlukla mantıklı olmak, duygulardan ziyade aklımızla hareket etmemiz öğretilir. Aklı kullanmak tabikide gerekli, akıl olasılıkları değerlendirip en doğru seçimi yapmak üzere vardır. Aldığımız kararlar duygularımızı yansıtmadığı sürece sadece mantıklı olanı yapmak belkide mutsuz insanlar ordusu yarattı ne dersiniz….
Sevgiyle kalın.
