Suçlu!Ayağa kalk!!!

İnsanların neredeyse aynı sözleri;

Bu güne kadar hep başkalarını düşündüm, hep başkaları için yaşadım.

Yeter ki o mutlu olsun!!!

Yeter ki onlar mutlu olsun!!!

Bulaşıcı hastalık gibi bir düşünce ve davranış tarzı….

Başkalarını ” düşünmek ” mi suç?

Yoksa, ” düşünme mek ” mi suç ?

Başkaları için, onların istediği gibi yaşamak belkide suç?

Adem ‘in elmayı yemesi, suç sayılıp, diğer insanları düşünmediği bakış açısıyla bulaşmış olabilir mi ?

İnanç yasasında; kul hakkı ve de bu hakkın ihlali, affedilmeyecek yada en büyük günah,suç şeklinde olduğudur. Kişi kendini unuttuğu gibi, bu hakkın kendinden başladığı bilincine de ulaşamaz, farkına varamaz. Kendi kul hakkına girdiği, istek ve ihtiyaçlarını karşılayamadığı, istediği hayatı yaşayamadığı, öz saygı öz sevgi durumunu ihlal ettiğinden dolayı mutsuz, eksik ve suçlu hisseder. Tamamen başkalarına yönelik yaşamda, suçluluk duygusu, hep yanı başındadır. Suçluluk duygusu, aslında kişinin kendine yanlış davrandığını fark etmesi için ortaya çıkar, ancak yanlış yorumlar. Zihni hep başkalarını düşündüğü için, onlara eksik yanlış davrandığı düşüncesine kapılır. Daha fazlasını yapmaya başlar. Mesajı alamadığı sürece bu suçluluk duygusundan arınamaz.

Mesaj” kendini ihmal ediyorsun “.!!! ( Yasaya göre suç )

Yaşamın odağı 1.sıra kişinin kendisi

2.sıra eş veya sevgili

3.sıra çocuklar

ve diğerleridir.

ilk sırada kişinin kendisi görünür olsa bile, başkaları için yaşayıp mücadele etmesi, kişinin ikinci üçüncü sırada olduğunu gösterir. Bu yüzden sistem olması gerekene yönelmesi için zorlar. Mesajı almadığı sürece, kendi cehennemini yaşar. Suçluluk duygusu peşini bırakmaz. Başkası yada başkalarının onayı harici, yaptığı her şeyde, su içse bile suçluluk duygusu hisseder.

Bu sıralama bozulduğu yada öyle olamadığı durumlarda dengesiz ilişkiler, mutsuz birliktelikler, yorgun kişiler ve kişilikler oluşur. Bu her oluşum için geçerlidir.

Bazı düşünce ve davranışlar; öğretiler neticesi, genetik kodlarla atalarımızdan gelen yaşadığımız çevre ve anne babadan aktarımlarla oluşur ve yaşanır.

Çözemediğimiz yüksek matematikle kurulmuş bu dünyaya, öncelikle kendi ihtiyaçlarımızı yaşamaya, kendi sorumluluklarımızı almaya ve bu süreçte olmaya gelmişken, diğerini kendinden çok düşünmek, esir zihniyet ürünü olsa gerek.

Yaşanması ve olması gerekenleri engellemek, bir diğerine benzemeye çalışmak, ancak yaşam sürecini boşa harcamak olur ve mutsuz insan, mutsuz bireyler, mutsuz toplum yaratır.

Bizim için önemli varlıkların, hayatında var olmak için, kendi varlığımızda var olmamız gerekir.

Kendi efendin ol, Huzurunda ol, huzurlu ol.

Sevgiyle kalın.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s