Korku Endişe

Duygular bedensel kodlarımızdır. Kişinin kararlarının arkasında! akıl ve zihin olduğu görülsede, aslında duygular vardır. Duygular kişiyi bedende, maddede olduğunu hissettiren çok özel kodlardır.

Geçmiş, yaşanmışlar duygu kodlarıyla zihinde kayıt alır. Anılar duygu koduna göre hatırlanır. Kişi andaki duygusuna bağlı anıları hatırlar, ihtiyaç hisseder. Duygu yüklenmemiş olaylar hatırlanmaz.

Bu duygulardan;

Korku ve endişe kişinin çıkarına uygun gibi görülmese de!!!

Korku, risk karşısında korunmaya, endişe gelecekle ilgili daha itinalı davranmak gerektiğini, hatırlatma amacıyla ortaya çıkan duygulardır.

Ancak; korku ve endişe kişinin düşüncesinde, duygusunda, aktarım, geçmişte yaşanmış bir olay, bir travma ile kronik hal almış ise, kişiyi aşağı çeken, sevgisini bloke eden, pozitif enerjisini yutan, adeta kalbini donduran bir duruma sebebiyet verebilir. Sevinç, neşe, huzurun yok olmasına, güzellikleri kaçırmasına, ilerlemesine, gelişmesine, yeniye, istediği hayatı yaşamaya, kendini kapamasına, durağan kalmasına neden olabilir.

Duygular bedenimizde Anne baba ve atalardan genetik kodlarla adeta barkodlanır. Kişi aile içerisinde yaşananlarla, gördükleriyle ve çevre tarafından öğretilerle bu duygularını sistemine kodlar. Her ne kadarda farklı bir kişilik gibi görülsede, ısrarla onlar gibi olmayı reddedse de, bilinçaltı aldığı duygu kodlarıyla, ya anne yada baba modeline girer.

Çünkü aile; olanı, varolanı, benimsediği için çocuğunada onu yükler. Onlar için doğru, gerçek kendi yaşadıkları kendi deneyimleri, bildikleridir. Onlarda öyle öğrenmişlerdir. Burda alt bilinçte aynıyı yaratıp devamın sağlanması amaçtır. Anne baba çocuğu için en iyi, en güçlü, özgür, en başarılı, en değerli olmasını isterken aslında bu kodları yerleştirip aynı düzeni sağlama peşindedir. Kişiyi sabote eden düşünce ve duygu kodlarıdır.

İlişkilerde de, anne babanın ilişkisi yaşadıkları görsellenir, seyredilir o uygulanır.

Kişiye zarar veren Korku ve endişe duygusu nerde nasıl yüklendiği anlaşıldığı ve oraya ışık tutulduğu zaman orda yeni oluşumlar ve kronik durum çözülür.

Bu çözülmediği sürece kişi kısır döngü şeklinde, korku ve endişeyi zaralı olarak hisseder ,yaşar ve bir müddet sonra hayatının her alanına nüfus eder.

Örnegin; kaybetme korkusu kronik bir halde ise her ilişkide kaybetme korkusu yaşar ve kaybeder. Çünkü bildiği sonuca kendi gider. Bilinçaltı duyguyu öyle kodlamıştır. Bu duyguda, bu olur, bunlar olucak ve sonuç budur der .Geçmiş kayıtlar ona öyle olacağı bilgisini verir.

Bilinç, bunu yeni bir olay, yeni ilişki, yeni bir kişi diye algılar ise, korku ve endişe duygusu, kendi deneyimleriyle ne yapması ve ya ne yapmaması gerektiğini hatırlatıp daha itinalı davranması gerektiğini söylemek için ortaya çıkar.Bu şekilde algılar ise kısır döngüden çıkıp kendi duygu ve düşüncelerini yaşama fırsatı bulur.

Düşüncelerimiz, zihnimiz, duygularımız kendi hayatımızı, gelecegimizi yönetmemiz ve yaratmamız için bize sunulmuşken, geçmiş yaşantı kodlarını bırakma zamanıdır.

” Duyguları özgürleşmeyen, düşünceleri özgürleşemez ve özgür olamaz.”

Sen başka, tek ve biriciksin.

Sevgiyle kalın.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s